Ortaçağ Salgınının Bu Hikayesinde Eğlenilecek Şeyler Var

Yeni bir sınırlı seri olan “Decameron”, 1348 yılında İtalya, Floransa’da açılıyor. Çatıların üzerinde çanlar huzur içinde çalarken, bir kuzgun bir pencere pervazına konuyor ve meraklı gözlerle etrafına bakıyor, ardından genç bir oğlanın “Yemek” diye bağırırken fırlattığı bir taşla vuruluyor. Kuzgun yere düşüyor, ölüyor, ayakkabısız bir adamın cesedinden çok da uzakta değil, o da ölmüş. Çocuk, “Anne, bir tavuğum var,” diye sesleniyor. Neşeli müzik, bir başlık kartını duyuruyor: “Kara Veba.”

Bu karanlık ve komik sahne, 25 Temmuz’da Netflix’te yayınlanacak olan dizinin tonunu belirliyor. Giovanni Boccaccio’nun 14. yüzyılda yazdığı aynı adlı kitaptan uyarlanan dizinin sekiz bölümü, veba salgınından kurtulmak için bir villaya sığınan, bazıları da hizmetçileriyle birlikte kaçmaya çalışan bir grup soylunun hikayesini anlatıyor.

İnsanlık tarihinin en yıkıcı dönemlerinden birinde geçen, Avrupa nüfusunun yarısının yok olduğu tahmin edilen bir dram-komedi dizisini konu almak, özellikle de koronavirüs salgınının da dünya çapında milyonlarca insanı öldürdüğü bir dönemde, pek de mantıklı bir tercih gibi görünmeyebilir.

Ancak geçen yıl Mart ayında Roma’da çekilen “Decameron” setinde, oyuncu kadrosu ve ekip oldukça eğleniyor gibi görünüyordu.

Soldan ikinci sıradaki Saoirse-Monica Jackson, gösteri hakkında “Parlak, komik insanların mükemmel bir ilacı gibi” dedi. Kredi… Giulia Parmigiani/Netflix

“Muhtemelen çok eğlenceliydi,” dedi villa misafirlerinden birini canlandıran İngiliz aktör Tanya Reynolds. “Her gece eve gittiğimde sanki gövdem ağrıyor, kaburgalarım acıyor çünkü çok fazla gülüyorum.”