İsrail ordusu, Tel Aviv’i vuran insansız hava aracının neden ıskalandığını araştırdığını söyledi.

İran destekli Husi milisleri, Cuma günü erken saatlerde Tel Aviv’in merkezinde ABD Büyükelçiliği şubesinin yakınındaki bir binaya düşen ve en az bir kişinin ölümüne, sekiz kişinin de yaralanmasına yol açan nadir bir insansız hava aracı saldırısının sorumluluğunu üstlendi.

İsrail askeri sözcüsü Tümamiral Daniel Hagari, gazetecilere İsrail savunma sistemlerinin görünüşe göre insansız hava aracını tespit ettiğini ancak bir tehdit olarak kaydetmediğini söyledi. İsrail’in kapsamlı hava savunma sistemine rağmen, sivilleri saldırı konusunda uyarmak için hiçbir hava saldırısı sireni etkinleştirilmedi.

Amiral Hagari, “Neden onu tespit etmediğimizi, saldırmadığımızı ve durdurmadığımızı araştırıyoruz” dedi.

İsrail ordusu, insansız hava aracının muhtemelen Husilerin konuşlandığı Yemen’den uçtuğunu ve ardından kıyıdan Tel Aviv’e yaklaştığını söyledi. X’te yayınlanan ve The New York Times tarafından doğrulanan video, Tel Aviv’in batısına yaklaşan insansız hava aracına benzeyen bir şeyi ve ardından saldırının gerçekleştiği yerde bir patlamayı gösteriyor.

Saldırıda kullanılan insansız hava aracının türü konusunda taraflar farklı açıklamalarda bulundu.

Husi sözcüsü Nasruddin Amer, bir röportajında ​​Yaffa adlı insansız hava aracının tamamen Yemen’de üretildiğini ve daha önce doğrudan operasyonel amaçlar için kullanılmadığını söyledi. İnsansız hava aracının tespit edilmesini zorlaştıran teknolojilere sahip olduğunu söyledi.

Ancak Amiral Hagari muhabirlere, insansız hava aracının uzun mesafeli uçuş için uyarlanmış bir İran modeli olan Samad-3 olduğunu söyledi. İsrail gözetiminden kaçmasını sağlayan gizli yeteneklere sahip olduğunu reddetti.

Bay Amer, saldırının “Gazze’de Filistin halkına yönelik katliamların tırmanmasına” bir yanıt olduğunu ve Husilerin saldırılarını ancak Gazze’deki savaş sona erdiğinde ve İsrail’in bölgeye uyguladığı abluka kaldırıldığında durduracağını söyledi. İran’ın Tel Aviv’e saldırı düzenleme kararında yer almadığını ancak Husilerin daha sonra İranlıları bilgilendirdiğini ekledi.