Maine’de Bir Çit Ördüm. Neden Bu Kadar Telaşa Neden Oldu?

23 yıl önce Maine’deki evimizi aldığımızda, insanlar bizi yerel aksilikler ve gaflarla ilgili hikayelerle kasabaya davet ettiler. Neredeyse yanan ahırlar. Patlayan borular. Yolun bir mil aşağısında çit yaptıran adam. Bu geveze bilgi paylaşımı, aynı anda hem bir misafirperverlik jesti hem de değerli hayatta kalma ve görgü ipuçları içeren komik bir nasıl yapılmaz kılavuzu işlevi gördü. Yaklaşık 830 sakini olan kasabamız, benim gibi yarı zamanlı sakinler geldiğinde yaz aylarında iki katından fazla büyüyor. Çit hikayesi, imar yönetmeliklerinin az olduğu bir kasabada kişisel mülkünüzde hangi tür davranışların komşuluk olarak kabul edildiğini ve edilmediğini gösteriyordu.

Bu makaleyi Kirsten Potter’ın okumasını dinleyin

“Dergi odasından asla kurtulmayacaksın, değil mi?” diye sordu insanlar. Dergi odası evimizin ikinci katında. Temelde eski bir ruh hali panosu ve bir odadan çok, dolap kapısına benzeyen bir yerden erişilebilen penceresiz bir sürünme alanı. Çok daha önceki bir sakin veya daha önceki sakinlerin ardışık nesilleri, dergi odasının eğimli, boyanmamış duvarlarını 1900’lerin ilk yarısına ait moda, macera hikayesi ve ev hanımlığı dergilerinden kesilmiş parçalarla patchwork yapmıştı.

Dergi odasını asla yenilemeyeceğimize söz vermiştik.

Evimizde çok az değişiklik yapacağımıza söz verdik, en azından yoldan görünen kısımları, bahçemizin uzunluğu boyunca uzanan ve mevsimsel olarak şehre girip çıkan trafiği görmemizi zorlaştıran 11 metrelik yaprak döken çalılıklar da dahil.

Evlerinin önündeki çalılık yoldan geçen bir sürücünün altından geçmesinin ardından Julavits ve kocası, çalılığın yerine çit yapmaya karar verdi. Kredi… Fumi Nagasaka New York Times için

Ama sonra çit başarısız olmaya başladı. Yakındaki bir fidanlıktan bir uzman elinde bir pano ile geldi ve çitimizin istilacı, yerli olmayan bir ot olduğunu, kurtarılmaya değmeyeceğini söyledi. Ama biz otu sevdik. Tepesini kestik. Gübreledik.