Atlanta’nın hareketli kalbinde gölgeli bir arsada bulunan şık Tudor Revival malikanesi uzun zamandır Margaret Mitchell Evi olarak biliniyor. Ancak gerçekte Mitchell’in orada geçirdiği zaman — “Rüzgar Gibi Geçti”yi yazdığı yedi yıllık zaman dilimi — sevgiyle “Çöplük” adını verdiği 650 fit karelik birinci kat dairesiyle sınırlıydı.
Zamanla Mitchell ve hiç sahip olmadığı mülk ayrılmaz bir hal alacaktı. Ziyaretçiler, işsiz eski bir gazete muhabiri olan Mitchell’in, popüler hayal gücünde antebellum Güney’i tanımlayan kapsamlı bir destan yarattığı sıkışık mahalleye adım atmak istiyordu.
Ancak Mitchell’in Güney’in romantik, savaş, azim ve nezaket ve ihtişamla sarılmış bir ortamla pastoral tasviri, en iyi ihtimalle, acınacak derecede eksikti. Siyah karakterler klişelere indirgenmişti ve köleliğin vahşeti ve kurumun İç Savaş’ı başlatmadaki rolü iyiliksever bir cilayla kaplanmıştı.
1.037 sayfalık kitabında ve 3 saat 58 dakikalık film uyarlamasında anlatılmayanlar, 2020’den beri kapalı olan ve çarşamba günü halka yeniden açılan müzeye dönüştürülmüş evdeki yeniden canlandırılan serginin odak noktası.
Organizatörler, Mitchell’in 1925’ten 1932’ye kadar yaşadığı evin, “Rüzgar Gibi Geçti”nin mirasını çözmek için ideal bir mekan sunduğunu, bunun için de filmin geniş kültürel ayak izini ve hem gurur hem de acı kaynağı olmasının nedenlerini araştırdıklarını söyledi.
