‘The Wire’ Gibi Bir Stand-Up Özel Ne Zaman? Ali Siddiq Sahnedeyken

YouTube’da tür sınırlarını zorlayan otobiyografik destansı “Domino Etkisi”nde, komedyen Ali Siddiq, bir bölümüne seyirciye şu soruyu sorarak başlıyor: “Burada koli bandıyla bağlanıp bir sandığa atılan var mı?”

Sonra oraya nasıl geldiğini açıklamak için zamanda geriye gidiyor. Bu, prestijli bir suç dramasının başlangıcı gibi hissettiriyor ve altı saatten ve dört bölümden fazla süren ve geçen ay tamamlanan sürükleyici projesi, herhangi bir stand-up gösterisinden daha çok “The Wire”ın solo versiyonuna benziyor. Neşeli karizmasıyla, 50 yaşındaki Siddiq, uyuşturucu ticaretine bir çocukken girişini, adalet sisteminde mekik dokumasını ve altı yılını parmaklıklar ardında geçirmesini anlatıyor. Komik sahneler ve saçma sapan hareketler arasında, silahlı çatışmalar, bir hapishane isyanı, ters giden uyuşturucu anlaşmaları var.

Harika kişisel hikaye anlatımı tempo ve yapıya dayanır, ancak ilginç bir hayat yaşamanın da söylenecek bir şeyleri vardır. Siddiq bunu yaptı, ancak kendi arabasının bagajında ​​sıkışıp kaldığında bile – ilk düşüncesi lastiği oraya özensizce yerleştirdiği için kendine öfkelenmek olduğunda bile – gülme hedefini asla gözden kaçırmaz. Bu sinir bozucu bir mizah, şiddet her zaman belirir. Stand-up’ta, espriyi beklersiniz. Burada, esprinin kendisi.

Houston’da yaşayan Siddiq, uzun yıllar boyunca fıkralar anlattıktan sonra “Domino Etkisi” ile çıkış yaptı. Bu, yalnızca kendi kendine üretilen özel yapımların olduğu çağımızda yapılabilecek türden eksantrik, karmaşık bir proje. Kalabalık bir alanda, 1. Bölüm’ün 13 milyon izlenme almasıyla öne çıktı.

Bu yıl New York’taki Beacon Tiyatrosu’nda, biletleri tükenen kalabalık, uzun bir haftanın ardından televizyonun karşısına yerleşmeye hazır bir banliyö babası gibi sahneye çıkıp rahatça oturduğunda ayağa kalkıp kükredi. Bu çalışılmış sıradan adam rahatlığı bir ticari marka haline geldi. Gösterilerine her zaman laf arasında “Hey” diyerek başlar. Suç dünyasını beyaz yakalı işyeri jargonuyla anlatmak onun mizahının bir parçasıdır. Siddiq, uyuşturucu satıcısı olduğu için hapse girdiğini söylemekten hoşlanmaz. “Sokak ilaç temsilcisi” terimini tercih eder.

Şirket jargonunu kullanmak, Siddiq’in konularından komedi yaratmasının bir yoludur. Suçun romantizmini söndürür ve onu ilişkilendirilebilir hale getirir. Bir noktada, “Çatlak ticareti için İK yok” diye yakınır.