Müzik Tarihini Kendi İradesine Göre Eğen Şef

Serge Koussevitzky’nin Çaykovski’nin Dördüncü Senfonisi’nin son kaydında, bazı dinleyicilerin dehşete düşeceği, bazılarının ise hayranlık duyacağı bir bölüm vardır.

Eseri 1949’da Boston Senfoni Orkestrası ile, müzik direktörü olarak geçirdiği 25 yılın son haftalarında kaydetti. İlk bölümün bitimine yaklaşık iki dakika kala senfoni sakin kalmak için elinden geleni yapıyor. Flütler ve klarnetler yavaşça yay çiziyor, sonra obualar ve korno; çellolar ve baslar diğer tellerin gergin takırtıları altında sabit kalıyor.

Ama sonra bas aşağı inmeye başlar. Aniden daha tiz teller baskın olmaya başlar, kaygı hakim olur; o batan bas kaçınılmaz hale gelir. Çaykovski bir crescendo ister. Koussevitzky ona bunu verir, ama aynı zamanda kader motifleri yankılanırken dramatik bir şekilde karanlığa doğru hızlanır. Birkaç saniye sonra, müzik kaderiyle buluşmaya hazır gibi görünürken, Koussevitzky bizi bekletmeye karar verir. Fanfarlar tamamen tempo dışında patlar, sadece yazılı olmayan bir sessizliği duyurmak için. Ve sonra, vahşet. Çaykovski’nin bu kodayı tarif ettiği gibi, “hiçbir cennet yoktur.”

Çaykovski: Senfoni No.4, birinci bölüm

Boston Senfoni Orkestrası (Pristine)

Bu, yanlış ellerde Tchaikovsky’ye kötü bir isim veren türden bir andır. Koussevitzky besteciyle özgürlükler alan tek kişi değildi, ancak birçok başka şef en azından burada dramı sınırlamaya çalıştı, histerinin ortaya çıkmasına izin vermektense. Koussevitzky gibi bir parçanın açık metni kadar ima edilen ruhu da takip etmeye çalışan Wilhelm Furtwängler bile Tchaikovsky’nin gerçekte yazdıklarına daha sadık kaldı.

Ancak Koussevitzky’nin ellerinde, etkisi yıkıcıdır. Bu Çaykovski Dördüncü Senfonisi, onun ve Boston Senfoni Orkestrası’nın birlikte geçirdikleri çeyrek asırda ne kadar çok şey başardıklarını gösteren karşı konulamaz bir kanıttır. İnanç yankılanır. Çalma virtüözcedir, ancak gösteriş uğruna değildir. Her cümle şarkı söyler. Müthiş bir güç ve yoğunluk vardır, ancak aynı zamanda yazar Harris Goldsmith’in Boston yaylılarını “Batı medeniyetinin hedonistik zevklerinden biri” olarak tanımlamasını uygun kılan yeterli zarafet de vardır. 1944’te, New York Times eleştirmeni Olin Downes, Koussevitzky’nin orkestrasını “dünyanın en mükemmel ve duyarlı senfoni topluluğu” haline getirdiğini söyledi.